14 Ocak 2008 Pazartesi

İSTİYORUM!

İSTİYORUM…

Bu günlerde herkeslerden bir şeyleri bana geri ödemelerini isteyeceğim. Zamanında veya şimdi herkese bir şeyler vermişim, ödeme yapmışım karşılığını alamamışım. Pişkinlik falan değil. Hakkımı arıyorum. Hakkı kim bu arada?

İki gün önce bindiğim kısa mesafeli otobüs firmasından 5 ytl'lik bilet ücretinin yarısını talep ediyorum. Ayaklarımın arasındaki sandık ayak mesafemin yarısından fazlasını çaldığı gibi bir saatlik yolu diz ağrıları ile geçirmeme sebep oldu. Şimdi kimse demesin bana "Ne oldu eskidin mi, öldün mü" diye. O otobüsteki 30 yolcu da beş ytl veriyor, ben de. Hakkımı arıyorum ben.

Beni idareye değil, idareyi bana versinler. Ben onlara yapacağımı bilirim.

Eve gidip gelirken bindiğim minibüsler beni bir kez olsun durakta indirmiyor. Ya iki metre ötede ya da beş metre beride… Binerken de aynı. Hep minibüsün peşinden bir süre koşuyorum, öyle biniyorum. Ama hep tam para veriyorum. O üç-beş metreleri toplasam fazladan on dolmuş güzergâhı eder. Türkiye Şoförler Odası’ndan beni beş dolmuş güzergâhı kadar ücretsiz gezdirmesini istiyorum.

Teşhis koyarken apandisi bile bilmeden alan doktordan alınan apandisleri geri vermelerini istiyorum.

Yanlış diş çekimi yapan diş hekimlerinden çekilen dişleri geri vermelerini istiyorum.

Kesilmesin istiyorum...

Garanti kapsamı içerisinde ürünümü garanti süresi boyunca serviste tutan üreticiden fazladan garanti süresi istiyorum. Hatta vazgeçtim, ömrümü tükettikleri için onlardan fazladan ömür istiyorum.

Sezar'ın hakkını istiyorum.

"Veremem sana acımı" diyen Düş Sokağı Sakinleri grubundan acıyı istiyorum. Olmadı bu. Ben onlara acı vermedim ki. En iyisi; köşedeki lahmacuncudan iki acılı lahmacun istiyorum. Fonda da "veremem sana acımı" çalsın. Kirlenir yerler, pislenir lahmacun kıymalarıyla.

Beni benden alanlardan beni geri istiyorum.

İstiyorum, veriyor musun? Peki, öyle olsun...

Hiç yorum yok: