14 Ocak 2008 Pazartesi

LAB DEMEDEN LABARATUARI ANLAMAK

Lab demeden laboratuarı anlayabilen bir milletiz. kimisi öyle abartmış ki hatta; lab demeden balon joje, bek alevi, beher glas'ı anlayabilecek derecede aşmış. Aşmış kudurmuştan beter. Yani leblebi devri çok gerilerde kalmış.

Şimdi leblebi ile tek yapılan hesap makinesini ters çevirip, ekrana "leblebi" yazmak. Hesap makinelerinin teknolojisi gelişmiş yani. Eğer hesap makinesinin ekranına "laboratuar" yazabilecek kadar gelişmiş bir teknolojiye sahip olsaydık şimdiye mars'taydık. Bizim amcaoğlu da şimdiye atom mühendisiydi.

Aman aman iyi olsunlar. Better olsunlar.

Feysbuk'tan içime ne kadar gına gelse de feysbukla ilgili konuşmaya yazmaya devam ediyorum. Bu ne çelişkidir. Bir mesaj geldi; falanca sizi "top friends"ine ekledi diye. Yanına da not düşmüş; "Popülariteniz gün geçtikçe artıyor." vay anasını. Nasıl ünlü oluyorum anlatamam. haa hatta; alt satırda da yazmış "girin ve ne kadar popüler olduğunuzu görün"
ne görecem. şeytan görsün yüzlerini...

Buradan onların hepsine feysbukça bir cevap yolluyorum: osmanlı pokesi.

Sanal elim sende: pokem sende.

Poker de bu poke'leri çok sevenlerin oyunu. Açık ise pokem on. Fark ettim de feysbuk ruh halimi bozmuş. Yani yolladığı sanal mezeler bozuk adamların. Gerçek olsa midem bozulurdu. Ancak ruh halini bozar bu mezeler insanın.

sanal dedim de, eskiden bir sanal hayvan, kimine göre sanal bebek furyası vardı. Herkesin elinde onlardan bir adet… ben de aldım sanal hayvanımı. Eksik kalır mıyım? Camış mıyım ben? Soruyorum tüm arkadaşlarıma, adamlar besliyor sanal hayvanı. Sanal mezelerle. her günü bir yaş olmak üzere on beş gün yaşıyor hayvanları.

Ya benimki? Yeni yaşına ben gece uyurken giriyor, üstüne bir de gece yemeğinin üstüne kaka yapıyor, uyurken temizleyemiyorum; bir daha yapıyor, sonra bir daha... Üzerine bokundan hastalanıyor hayvan. Sabah bir kalkıyorum ki ölmüş. Yan yana üç adet bok resmi, bir adet kuru kafa ve bir adet mezar resmi. Yani bu şu demek: "hayvan üç kere altına yapmış, temizlenmediği için hastalanmış ve ölmüş" yani gerçek hayatta olsa ben ona bokunda boğulup ölmek derdim. altına her zıçan ölseydi şimdiye..

O sanal hayvanın sanallığını kardeşim gerçek muslukta yıkayarak yok edip gerçekliğe taşıdı. Harbici öldü ondan sonra da. Ama sevinmiştim. herkesinki on beş gün yaşar, benimki bir gün...

Bir de sürekli osuran bir hayvan olarak "salan hayvan" var.

Hiç yorum yok: